Aydınlatmanın, mekanın değeri ve ruhu için en önemli tamamlayıcı olduğuna inanan Mimar ve Endüstri Ürünleri Tasarımcısı Müge Kulak, kurucusu olduğu Parlaq Interiors bünyesinde hem iç mekan projelerine tasarım ve uygulama hizmeti hem de aydınlatma ürünleriyle bireysel ve kurumsal müşterilerine tasarım ve üretim hizmeti veriyor.
Parlaq Interiors’ı “malzeme ve tasarım bilgisinin uygulama tecrübesiyle birleştiği bir mimarlık ofisi” olarak tanımlıyor Müge Kulak. Ofis, her türlü yaşam alanının veya parçasının tasarlanması ve hayata geçirilmesinde faaliyet gösteriyor. Müge Hanım, tasarım aşamasında; mimari uygulama bilgisine o mekanda yaşayacakların ihtiyaçları kadar hayallerinin de katılmasının gerekliliğine inanıyor.
Aşağıda kendisiyle yaptığımız söyleşiyi sizlere sunuyoruz. Keyifli okumalar…
Kariyerinizin ilk yıllarında kimlerden ilham aldınız ya da etkilendiniz? Ustalaştıkça bu isimlere başkaları eklendi mi?
Her okulda farklı bir ekol ön plana çıkar. Benim dönemimde Richard Meier, onun da etkilendiği duayenler Le Corbusier, Frank Lloyd Wright ile yoğrulduk diyebilirim. Tabii ki zamanla Tadao Ando, Massimiliano Fuksas, Zaha Hadid gibi isimlerin işlerini de beğeniyle takip ettim.
Özel olarak tercih ettiğiniz çizmekten/uygulamaktan daha fazla haz aldığınız bir proje türü var mı?
Kesinlikle konut ve mağaza için iç mekan tasarlamaktan daha fazla zevk alıyorum.
Türkiye’de mimarlığın gelişimini ve bugün geldiği noktayı nasıl değerlendirirsiniz? Gündemin şekillendirdiği mimarlık eğilimleri neler?
İç mekan ve ürün tasarımına daha çok yöneldiğim için bu pencereden yorumlamam gerekirse; Türkiye’nin gündemi ve inşaat konusunda geldiğimiz aşamada alışkanlıklarımızın olumlu olarak değişmeye başladığını, daha minimalist mekanlarda, nicelik değil niteliğe önem verilmeye başlandığını düşünüyorum.
Mimari çizginizi, işlerinizi tanımlayan en iyi sözcükler/cümle ne?
Gelenekçi bakış açısıyla modern malzemeleri kullanarak, özel olarak o kullanıcı/markaya has mekanlar yaratmak diyebilirim.
Herhangi bir proje için “keşke ben yapmış olsaydım” diye aklınızdan geçirdiğiniz oldu mu?
Hayır, her seferinde mimar, müşteri, zaman ve mekan eşleşmesinde birbirine benzemeyen işler çıkar.
Peki “keşke hiç görmeseydik, elimde olsa yıkardım ve insanların hafızalarından tamamen çıkarırdım” dediğiniz bir yapı var mı?
Spesifik olarak bir yapıyı işaret etmek yerine, günümüzde artık şehrin çok içerisinde kalmış, fonksiyon, kat adedi ve plastik anlayış olarak yakışmayan, özellikle endüstriyel binaların değişmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kim için bir yapı tasarlamak isterdiniz?
Sanat galerisi veya bir sanatçı atölyesi/konutu tasarımı ilgimi çeker.
Sizin yaşam alanınızı yaşayan veya hayatını kaybetmiş bir mimar tasarlayacak olsaydı, bu kim olsun isterdiniz?
Aynı zamanda Ağa Han mimarlık ödüllü Sedad Hakkı Eldem’in tasarlamasını isterdim.
Ne tür malzemelerle çalışmayı seviyorsunuz?
Doğal malzemelerden pirinç, cam, deri ve doğaltaşın modern malzemelerle birlikteliğini seviyorum.
Projelerinizde yüzey tasarımında ne tür malzemeleri kullanmayı tercih ediyorsunuz?
Ahşap, doğaltaş ve teknolojik malzemeleri tercih ediyorum.
Yeni projelerinize ilham veren fikirler ne zaman ve nasıl doğuyor?
Yıl boyunca birikiyor, tasarım konusunda gelen talepten sonra algılarım özellikle o konuda daha da açık oluyor zaten.
Yakın gelecekte tasarım kültürü enerjisini nerelere (ne sebeple, hangi ülkelere) yönlendirmeli?
Ben artık sınırların kalktığını, artan iletişimle birlikte etkileşen kültürlerden füzyon trendlerin çıkacağına inanıyorum.
Tasarımlarınızı en çok etkileyen etmen nedir? İşinize/ yaratım sürecinize etki ettiğini düşündüğünüz “şey/durum/kişi/duygu” nedir?
Global trendleri müşterimin talepleriyle harmanlarım.
Size bugüne kadarki en büyük özgüveni ve doygunluğu sağlayan işiniz ne oldu?
Bu bir süreçtir ve hiçbirine haksızlık etmek istemem.
Başka kültürlerle ortak bir şeyler peşine düştünüz mü hiç?
Kesinlikle Ortadoğu ülkeleriyle işbirlikleri olabilir.
Kariyer çizginizde bir “evrim” ve “devrim” tanımlayabilir misiniz?
Kendi işimi yapmaya başlamam “evrim”, aydınlatma tasarımına yoğunlaşmam ise “devrim” olarak tanımlanabilir.
Projelerinizde mimarlığa bakış açınızla müşterilerinizin kişisel ihtiyaçlarını, taleplerini ve yaşam biçimlerini nasıl bir araya getiriyorsunuz?
Hayalimde belirenlerin görselleştirilmesi, müşterimin de dahil olduğu beyin fırtınası ve reel ihtiyaçlar doğrultusunda süreç gelişiyor.
Son zamanlarda dillerden düşmeyen “kentsel dönüşüm” sizin için ne ifade ediyor?
Amacının ve sonucunun birbirini doğrulamayacağı bir süreç olduğunu düşünüyorum.
Küresel çerçevede yaşanan sorunlar ve değişimler (mülteci sorunu, küresel ısınma, yeni teknolojiler, vb.) ekseninde mimarlığın nasıl bir evrim geçireceğini tahmin ediyorsunuz?
Azalan kaynakların mecburen bir evrim getireceği, geri dönüştürülebilirlik ve sürdürülebilirlik kavramlarının tasarım kriteri olacağı bir gelecek tahmin ediyorum.
Biraz mimarlıktan uzaklaşırsak; en sevdiğiniz sinema filmi ve okunmasını tavsiye edeceğiniz kitap hangisi?
Film olarak “Leon” ve kitap olarak ise “Tanrılar Okulu”.
Mimarlık dışında da kendinizi çok iyi ifade ettiğinizi düşündüğünüz ilgi alanlarınız var mı?
Aydınlatma tasarımı benim ifade alanım diyebilirim.
Geleceğin size ne getirmesini umuyorsunuz?
Özgürlük!
Genç meslektaşlarınıza herhangi bir tavsiyeniz var mı?
İlgi alanlarını keşfe çıkmalarını tavsiye ederim.
_________________________________
Parlaq Interiors
http://parlaqmimarlik.com/
Zeytinoğlu Cad. Demet Sk. No.6 D.3 Akatlar – İstanbul
+90 212 352 83 51 | bilgi@parlaqmimarlik.com
YORUM YOK