Ayça Kadıoğlu 2010 yılında kurduğu kendi mimarlık ofisinde mimari ve iç mimari projeler üzerine tasarım, projelendirme ve uygulama çalışmalarını yürütüyor. Aynı zamanda ürün tasarımı da yapan ve mobilya tasarımını “yüzde yüz özgür olduğu alan” olarak tanımlayan mimar Ayça Kadıoğlu ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik…
Kariyerinizin ilk yıllarında kimlerden ilham aldınız ya da etkilendiniz? Ustalaştıkça bu isimlere başkaları eklendi mi?
Modern mimarlığın öncüleri elbette etkilendiğim isimler olmuştur. Ancak benim için aslolan mezunu olduğum Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde aldığım eğitimin, soluduğum atmosferin, yakalama şansına eriştiğim değerli akademik kadronun duruşumdaki etkisidir.
Özel olarak tercih ettiğiniz çizmekten/uygulamaktan daha fazla haz aldığınız bir proje türü var mı?
Mimarlık hizmetinde fonksiyon ayırt etmiyorum. Her yeni konu / proje yeni bir heyecan demektir benim için…
Türkiye’de mimarlığın gelişimini ve bugün geldiği noktayı nasıl değerlendirirsiniz? Gündemin şekillendirdiği mimarlık eğilimleri neler?
Mezuniyetim sonrasındaki son yirmi yıldaki gelişim ve değişiklik yadsınamaz; ülkenin ekonomik durumunun direkt etki ettiği bir meslekten söz ettiğimize göre iş yapma kapasitesinin artışı, inşaat sektörü talebi olduğu sürece mimarlığın daha aktif rol aldığı da…
Mimarlığın ne demek olduğunun tam olarak bilinmediği günlerden, mimarlık hizmetinin aktif rol aldığı günlere geçiş yapmış durumdayız. Mimar & mimarlıkla tanışıklık olumlu olsa da halen mimarlık hizmeti almak ile ilgili daha yol katedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Mimarlık eğiliminin -istisnalar dışında- hız ve bütçeye yönelik tasarımdan taviz ile şekillendiğini gözlemliyoruz.
Mimari çizginizi, işlerinizi tanımlayan en iyi sözcükler/cümle ne?
Rafine ve yenilikçi
Herhangi bir proje için “keşke ben yapmış olsaydım” diye aklınızdan geçirdiğiniz oldu mu?
Evet, meslek hayatımda ilk kez olarak Levent Tower için aklımdan geçti. Geçmesinin sebebi de 2010 yılında konsept projesini yaptığım, ancak hayata geçmemiş bir projemin çok benzeri olmasıydı.
Peki “keşke hiç görmeseydik, elimde olsa yıkardım ve insanların hafızalarından tamamen çıkarırdım” dediğiniz bir yapı var mı?
Maalesef birden fazla (gülüyor). Hepimizi rahatsız eden belli yapıların ötesinde şehrin çirkin ve güvensiz yapı stoğunu olması gerektiği gibi yenileyip insanların hafızasından silebilmek mümkün olsa keşke…
Kim için bir yapı tasarlamak isterdiniz?
Bakışımın paralel olduğu ve mesleğime saygı duyan herkes için olabilir.
Ve sizin yaşam alanınızı yaşayan veya hayatını kaybetmiş bir mimar tasarlayacak olsaydı, bu kim olsun isterdiniz?
Oscar Niemeyer
Ne tür malzemelerle çalışmayı seviyorsunuz?
Doğal ve yenilikçi malzemeler ile.
Projelerinizde yüzey tasarımında ne tür malzemeleri kullanmayı tercih ediyorsunuz?
Yine doğal ve/veya yenilikçi malzemeler, veya malzemelerin farklı yorumu…
Yeni projelerinize ilham veren fikirler ne zaman ve nasıl doğuyor?
Fikir varsa ilk andan vardır; beklemekle gelmez (gülüyor).
Yakın gelecekte tasarım kültürü enerjisini nerelere (ne sebeple, hangi ülkelere) yönlendirmeli?
Şehirlerimize yönlendirilmesini dilerim.
Dünyanın hangi kentleri sizin için vazgeçilmez mimari ya da başka sebeplerle?
Londra
Z armchair ve Z stool
Tasarımlarınızı en çok etkileyen etmen nedir? İşinize / yaratım sürecinize etki ettiğini düşündüğünüz “şey/durum/kişi/duygu” nedir?
Tasarımlarımı en çok etkileyen etmen yenilikçilik ve özgünlük. Tasarım sürecime yeni birşeyler söylemek arzusu etki ediyor.
Size bugüne kadarki en büyük özgüveni ve doygunluğu sağlayan işiniz ne oldu?
Halen çalışmakta olduğum Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından Asaş Alüminyum A.Ş. ve Asaş Alüminyum’un sanat oluşumu olan Asaş Sanat.
Kariyer çizginizde bir “evrim” ve “devrim” tanımlayabilir misiniz?
Kendi ofisimi açmam ile kendi özgür alanımda kendimi ifade etme yoluna çıkmış oldum, bu benim dönüm noktamdır.
Projelerinizde mimarlığa bakış açınızla müşterilerinizin kişisel ihtiyaçlarını, taleplerini ve yaşam biçimlerini nasıl bir araya getiriyorsunuz?
Kişisel ihtiyaç ve talepler çıkış noktasını oluşturuyor. Mimarlık ihtiyaçları bilim ve sanat yoluyla yanıtlamaktır. Buradaki hassas nokta işveren talebi ile mimarın özgürlük alanı arasındaki ince sınır; bunun için doğru mimar-doğru işveren buluşmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca farklı fonksiyonlarda farklı dengeler gözetilebilir; örneğin yaşam alanı tasarladığımda kişisel ihtiyaçlar ve yaşam biçimi ağırlık kazanır. Ofis, otel tasarlamak ile yaşam alanı tasarlamanın dengeleri farklıdır. Genel olarak işverenin yaşam biçiminin çok dışında bir mimariye zorlanmasını doğru bulmuyorum, ancak bu durumda mimar kadar işverenin de doğru mimarı seçmek sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.
K&B Formal Shoes Ofis
Son zamanlarda dillerden düşmeyen “kentsel dönüşüm” sizin için ne ifade ediyor?
Çarpık kentleşme ve çirkin yapılaşmayı yenileyebilmek için fırsat olduğu düşüncesindeyim. Bu düşünceyle hem ofisimin yer aldığı hem de yaşadığım semt olan Etiler’deki dönüşüm projeleri ile ilgili çalışıyorum.
Biraz mimarlıktan uzaklaşırsak; en sevdiğiniz sinema filmi ve okunmasını tavsiye edeceğiniz kitap hangisi?
Kitap olarak Michio Kaku – Geleceğin Fiziği’ni tavsiye edebilirim. Ayrıca Murakami kitapları da her zaman ilgimi çeker. En sevdiğim sinema filmi ise Avatar.
Mimarlık dışında da kendinizi çok iyi ifade ettiğinizi düşündüğünüz ilgi alanlarınız var mı?
Dilediğim kadar zaman ayıramasam da resim yapmak.
Geleceğin size ne getirmesini umuyorsunuz?
Hayal projelerimi hayata geçirebilme imkanı…
Genç meslektaşlarınıza herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Mimarlığın uzun bir yol olduğunu, olgunlaşma sürecinin sabır ve azimle çalışmak gerektirdiğini ve bu yolda zaman harcamaktan çekinmemelerini, çalışmanın yanı sıra çok yönlü beslenmenin önemini unutmamalarını, okuyarak, gözlemleyerek, mümkün olduğunca seyahat ederek gelişimlerini sürdürmelerini öğütlerim.
Zen Pırlanta Özel Konsept
_______________________________________
Ayça Kadıoğlu Mimarlık
YORUM YOK